Dağın arkasindan yeni bir kestirme yol varmiş tam köyün içine kadar geliyormuş. Merak ettik, Sinan, Hüseyin, Canan ve ben bindik arabaya çıktık dağın tepesine. Yolda sık sık molalar verdik, Canan hazırladığı çalışması için ciçek resimleri çekiyordu. Sayısız güzelliklerle dolu bir yer.
Gideceğimiz yola saptık, birazda ilerledik ama gitmek cok zor. Dar taşlı sağ tarafında yüksek ağaclar yola eğilmiş, sol tarafı derin 3-4 metrelik çukurlar ve tarlalar, yoldan çok dere yatağını andıran bir görünüm.
Hüseyin’in elinde kamera, yolu çekiyor, bir yandanda inip taşları temizliyor, yola devam ediyoruz. Yol falan değil öyle yokuş aşağı gidiyoruz.
Bir taraftanda manzara o kadar güzelki herkes bir birine birşeyler gösteriyor. Yolun kenarındaki kiraz ağacının dalları meyveleri taşıyamıyor. Dayanamadık biraz topladık.
O yolu 10 km ile yolun taşlarını temizleyerek zar zor ancak geldik. Deniz kenarında ağacların altındaki çay bahçesinde oturduk, çaylarımızı içtik ve eve gittik.