Çalıştığım firmanın soförlerinden biriyle biraz uzakça bir yere mal almaya gittik. Kendisi kırk yaşlarında, doğunun kültüründen gelmiş bir insandı. Yolda giderken konu konuyu açtı. Bana dedi ki “Zehra hanım, aramızda kalsın, ben bu arabayı alırken firmadan borç para aldım; ama American Doları olarak verdiler; şimdi Dolar o kadar yükseldi ki, ben ancak faizini ödeyebiliyorum.” Patronla konuştum, borcu bizim paraya çevirsin diye; kabul etmedi. Sonra bir de dedi ki “Biliyor musunuz, biz çoluk çocuk senede bir kere et yiyiyoruz”. O an bıçaklandım sanki; kalbimden mi, göğsümden mi, karnımdan mı, sırtımdan mı bilmiyorum; sadece keskin bir acı hissettim. Üç tane adağım vardı. Birini hemen o haftasonu kestim, diğerlerini de her ay birini kestirerek kendimce yardımcı olmaya çalıştım.