Ela gözlerinin üstüne renkli çakıl taşları serpiştirilmiş gözleriyle sıcacık bakan anam, yüzündeki çizgilerde büyüttüğü yedi çocuğun da izlerini taşır.
Çizgilerine biraz dikkatli bakınca, aralarda geçmiş yıllara ait acıların, sevinçlerin saklamış olduğu sırlarla karşılaşırsınız.
Gözlerinin derinlikleri, içinin masumiyetini gösterir.
Benim özüm, anam, yüreğimin kozu anam; senin gözünden düşen her damla yaşa ömrüm feda olsun! Ağlama ne olur.
Sen ki, alnında namaz kılmaktan çukur olmuş;
sen ki, yetmişinden sonra kuran okumayı öğrenmiş mübarek insan;
sen ki, genç delikanlı kardeşlerini hayatlarının baharında toprağa vermiş;
sen ki, evladının tabutuna acılarla el sallamış dini bütün insan.
Sana bu acılarının üstüne böyle bir üzüntü verdiğim için kalbim paramparça… Ama sen de biliyorsun, can yaradana, beden toprağa. Yapacak bir sey yok.
Rabbim, zehraya bir mucize yasat ve onu annesine bağısla…